Sırbistan-Makedonya macerası

Aylardan Şubat..Tabii ki sevgililer günü yaklaşıyor.Mail kutuma bir  mail geliyor.Bir uçak şirketi 14 Şubat sevgililer gününe özel kampanya yaptığını mail olarak gönderiyor.Bir bilet alana ikinci bilet yarı fiyatına.Hemen tabii ev arkadaşıma ilk önce şakayla karışık hadi gel Makedonyaya bilet alalım gidelim diyorum.Ev arkadaşımın kız arkadaşı Makedonya'da okuyor 2 senedir.Ayrıca kendiside benim ortaokul arkadaşım.İlk başta düşünmüyoruz ama kampanyanın bitmesine 1 gün kala hadi diyoruz alalım gidelim.Amacımız  ilk önce Sırbistan'a gitmek.Orda 2 gün kalıp daha sonra Makedonya'ya geçmek.Hiç plan yapmadan bilgisayarı alıp bir anlık bir kararla İstanbul Belgrad biletini alıyoruz.Dönüş biletinide Üsküpten alıyoruz.Yaklaşık 180 liraya gidiş geliş biletlerimizi alıyoruz.Toplamda 6 günlük bi gezi planı yapıyoruz kendimize.Tamamen herşey spontane gelişiyor.14 Mayısta uçacağız Sırbistan'a.İlk defa gezgin olacağız milli olacağız yani.,başlıyoruz hazırlıklara.Bu arada Rasim kız arkadaşına süpriz yapacak gitmeden 1 gün önce söyleyeceğiz oraya geleceğimizi...
13 Mayıs geldi çattı yarın Sırbistan Belgrad'a uçacağız.Uçağımız sabah 10 civarında ve Kadıköy'den E-11 numaralı iett'ye saat 7 gibi binmemiz gerek.Yani bu demek oluyordu evden 6 sularında çıkmamız lazım.Tabii bende heyecan var ilk defa yurt dışına gideceğim nasıl olacak nasıl anlaşacağız düşünüyorum.O günde maalesef Soma'da 301 madencimiz şehit olmuş moralim inanılmaz bozuk.Emekçilerimizin ölümü fıtratlarında yok tamamen ihmalkarlık ve insanca çalıştırılmamaları bunuda söylemeden edemeyeceğim.Neyse gece biraz geç yattım bi gram uykum yok.Saat 2 oldu uyku yok 3 oldu uyku yok.4e geliyor dedim kendime şimdi uyusam bile sabah uyanmakta zorlanabilir hatta uyuya bile kalabilirim.Hiç riske girmiyim uyumamayı tercih ettim nasılsa evden 6 gibi çıkmamız lazım yolda ve uçakta uyurum diye düşündüm...
Sabah 6 oldu herşey hazır bende geceden keskin bir kahve içtiğimden hiç uyku belirtisi yok rahatım o konuda.Tamamen hazırım artık çıkabiliriz.Yolculuk başlıyor. .
Rahat bir seyahat sonucunda Sabiha Gökçen Havaalanından Belgrad Nikola Tesla havaalanına vardık.Maalesef ne uçakta ne de otobüste uyuyabildim aklımda sürekli düşünceler ve heyecan var. Uçaktan çıkıyoruz elimizde pasaportlar bekliyoruz.Ev arkadaşım Rasim'de bordo pasaport bende yeşil pasaport var.Sırp polis Rasim'e çok sert bir bakış attı.Sanki düşman kuvvetler gelmiş gibi benimkine bakmadı bile.''Wait inside''dedi.Beklemeye başladık.İçerde beklemeye başladık.Daha sonra geldi Rasim'e neden geldiğini,öğrenci olup olmadığını,kaç gün kalacağını,üzerinde ne kadar nakit parası olduğunu,hostel rezervasyonunu sordu.Rasim hepsine cevap verdi ama tabii biraz ürkmedik değil.Daha sonra bizi bırakıp pasaportlarımıza mühür vurdurup çantalarımızı aldık.Havaalanında biraz Euro'yu Srıp Dinarına çevirdik.Aklınızda bulunsun Havaalanında sadece otobüs veya taksiye binecek kadar para bozdurun çünkü kur çok yüksek oluyor ve zararlı çıkıyorsunuz..
Havalanından A1 numaralı otobüse bindik ve yaklaşık 20-25 dakikada şehir merkezine vardık.Bu arada havaalanı bizim bildiğimz havaaalanları gibi değil bayağa küçük bir havaalanı.Neyse indik ama inanılmaz bir yağmur var.Resmen bardaktan boşalırcasına  yağmur yağıyor.Yağmurlu olacağını biliyordukta bu kadar yağmurlu olacağını hiç tahmin etmemiştik.Zar zor bi taksi bulduk hostelin adresini gösterdik,adam tabi 1 kelime bile İngilizce bilmiyor.Pazarlık yaptık bizi yaklaşık 5 euroya hostele götürdü.halbuki sonradan öğrendik taksimetreyi açtırsak 2 euro bile tutmazmış hostelin yeri.Yer olarak çok iyi konuma sahip geceliği 8 euro olan Hostel Fortress'e kendimizi zor attık çünkü dışarıda inanılmaz bir yağmur var.Eşyalarımız yerleştirdik daha sonra İstanbul'dan getirdiğimiz barbunya konservesini ve domates çorbasını hemen mideye indirdik.
Dışarda inanılmaz yağmur var ama hostelde oturmaya gelmedik buraya hemen kendimizi Knez Mihailova'ya attık.Etrafta kimsecikler yok mağazaların çoğu nerdeyse kapalı.Hemen kendimize Şemsiye aldık.Ama yağmurda değil yürümek hareket etmek imkansızdı,inanılmaz bir sağnak yağmur yağıyordu.Hemen bi tane cafe bulduk içeriye geçtik hatta daha doğrusu cafeye sığındık çünkü sırılsıklam olmuştuk.
Eee Sırbistan'a gelmişken rakija içmeden olmazdı.Oturduğumuz cafede ilk önce güzel bir yemek yedik daha sonra rakija söyledik.Fiyatlar gerçekten çok çok uygun.Rakija'ya 1.5 euro gibi bi rakam vermiştik tanesine ben 3 tane içmiştim.Gerçekten çok sert bir içki.Büyük shot bardaklarında getiriyorlar.Yanında küçük poğaçalardan ikram ettiler.Karnımızı doyurduk biraz olsun kendimize geldik.Dışarda bitmesini umduğumuz yağmur maalesef daha da şiddetlenmişti.Tek amacımız vardı hostele gidip biraz dinlenip akşam dışarı çıkmaktı.Çünkü adım atılacak gibi değildi.

Hostele vardık ben tabii hiç uyumamışım 1 gündür ıslanmışız,sırılsıklam olmuşuz.4-5 civarı hostele geldik amacımız dinlenip akşam dışarı çıkmaktı ama yağmur bitecek gibi değildi.Bizde hostele yakın olan herhangi bir yerden 2şer JELEN(Sırp Birası)alıp akşam oynanacak olan Benfica-Sevilla UEFA finalini hostelde çalışan koyu Kızılyıldız taraftarı Vladimir ile izlemeyi düşünüyorduk.Neyse 7 gibi odamıza geçtik ve ben tabii o yorgunlukla kafamı yastığa koyar koymaz uyumuşum.Sonra bi kalktım gece saat 4 olmuş ne Uefa kupası kalmış ne de gece dışarı çıkmak yorgunluktan resmen bayılmışız.Rasim'de benim gibi uyumuş.
Nerdeyse aynı saatte uyandık ve hala yağmur yağıyordu ve yerler artık göl olmuştu yürüyecek yer yoktu.Bizde Makedonya'ya gitmemizin en doğrusu olacağına karar verdik.Sabah 10-11 gibi otogara gidip Üsküp biletimizi alıp resmen kaçacaktık.Tek bir sorun vardı hostelde iki gece rezervasyon yapmıştık,sadece 1 gece kalmış olacaktık son gece parasını kalmayacağımız için ödemek istemiyorduk.Neyse sabah oldu ve hostelin sahibi Stanko'ya durumu açıkladık.Şansımıza çok iyi adam çıktı ve son gece parası almadı bizden.Bende Belgrad'ın tadına varamadığımı ve tekrar geleceğim ve senin hostelinde kalacağımı söyledim.Sonra Stanko bize taksi çağırdı,taksiyle pazarlık yaptı ve 2 euroya bizi otogara taksi götürdü.
Şansımıza 2 saat sonraya Üsküp'e otobüs vardı.Yaklaşık 23 euroya Belgrad-Üsküp biletini aldık.Yolculuk yaklaşık 8 saat sürecekti.Fakat biz Rasim'in kız arkadaşı Bernaya  görevlisi Türk olduğumuzu anladı heralde ''Çok kız var çok kız var''dedi.Demek ki Türkler döviz bürosunu farklı bir şekilde kullanıyor,amaç yani sadece para bozdurmak değil yani.Neyse gülerek ayrılıp başlıyoruz Ohri turuna ve Ohri kalesine çıkıyoruz.AVM ve rezidansların bulunmadığı sadece doğal güzelliklerin yer aldığı beton yapılaşmanın bulunmadığı mükemmel manzaraya karşı biramızı zevkle  yudumluyoruz.Oh be dünya varmış gerçekten. .
Ohri turumuz bitti dönüşe geçmemiz lazım,fakat bir sorun var.Maalesef Manastır'a otobüs kalmamış.En erken otobüs sabah 6'da.Bizde herhangi bir gece kulübüne gidip sabaha kadar eğlenmeyi daha sonra sabaha karşı otogara geçmeyi düşünüyoruz.Neyse akşam oluyor.Deniz kenarında güzel bir restoranda güzel bir yemek yiyoruz.Deniz mahsulleri+salata+bira adam başı 15 lira gibi bir ücret ödüyoruz.Maalesef ülkemizde sadece bira içmenin bedeli nerdeyse 15 lira.Herneyse saat 11 gibi gece kulübü aramaya başlıyoruz.Ama gördüğümüz manzara karşısında şok oluyoruz.Her yer bomboş sokakta kimse yok.Sadece 4-5 mekan açık onda da sanırım ortaokul ilkokulların mezuniyet eğlencesi var.Aileler cafe kısmında oturuyor içeride çocuklar eğleniyorlar.Kaldık bizde ve yapacak hiç birşey yok.Gece 11-12 olmuş hostele gitmekte gelmiyor içimizden çünkü sabah 6da otobüse bineceğiz.Çare yok sabaha kadar bekleyeceğiz...
O gece sabaha kadar parkta oturduk bekledik.Sabahı ettik ve otobüse atladık doğru Manastır'a geri döndük.Biraz rezillik çektik ama güzel bir maceraydı kesinlikle.Eve geldik uyuduk uyandık ve 19 Mayıs günü ATATÜRK'ün okuduğu okulu ziyaret edip,hatıra defterine bir kaç şeyler karaladım..''Yolun yolumuzdur ATAM,Her zaman izindeyiz rahat uyu ATAM''..
O gün Barcelona-Atletico Madrid maçı vardı hiç unutmuyorum.Atletico Madrid deplasmanda Nou Camp'ta Barcelona ile 1-1 berabere kalıp şampiyonluğunu ilan etmişti.Kimsenin beklemedği bir sonuçtu tabii ki benide şaşırttı.
Artık yavaşyavaş dönüş yoluna hazırlanmanın vakti gelmişti.Sabah 11de uçağımız vardı.Manastırdan sabah 6 otobüsüne binip 9da Üsküpte olacaktık.Saat 11de de İstanbula uçacaktık.
Herşey planladığımız gibi gitti.Saat 9da Üsküpteydik.Havaalanına gittiğimizde Limonata filmini çeken Ali ATAY ve ekibiyle karşılaştık.O da İstanbula dönüyordu.Rahat bir yolculuğun ardından İstanbula vardık ve bu güzel gezi sona erdi.Fakat içimde bi kıpırtı vardı.Aslında bir bitiş değil güzel maceraların başlangıcıydı bu.2 gece uykusuz kalmış,Belgrad'da sele yakalanıp zor kaçmış,Ohridde sabahlamış,otobüsümüz arızalanmıştı.Olumsuzluklar çok fazlaydı ama hayatımda unutamayacağım 6 günü geride bırakmıştım.Ama kendime yeni bir hayat amacı çizmiştim.''Gezmek İçin Yaşamak''

Yorumlar

Popüler Yayınlar